Aksaray Güzelyurt Monastery and Church Buildings Aksaray Güzelyurt Manastır ve Kilise Binaları

Barcode:
9786257799560
Size:
15*23
Number of Pages:
274
Place of Publication:
ANKARA
Press Date:
2022
Cover Type:
Softcover
Original Name:
Aksaray Güzelyurt Manastır ve Kilise Binaları
30,00EUR
9786257799560
362186
Aksaray Güzelyurt Monastery and Church Buildings
Aksaray Güzelyurt Monastery and Church Buildings Aksaray Güzelyurt Manastır ve Kilise Binaları
30.00

 The common fate of Byzantine cities in Anatolia is their inability to preserve their unique character due to exposure to the ravages of time and humanity. The construction of new buildings on settlements that may have lost their significance due to political developments or have become abandoned and derelict over time is one of the first factors that comes to mind, making it difficult to grasp the culture and art of the past. Therefore, the importance of meticulously preserving settlements that have relatively preserved their original state should be further understood.
The Güzelyurt district of Aksaray, located in the Cappadocia region, is a settlement that has remarkably well preserved its unique medieval fabric. Because Hagios Gregory Theologos Nazianzos, one of the church fathers who laid the foundations of the Orthodox faith, grew up in this region, Güzelyurt's religious importance increased, and important works reflecting Byzantine-era art and architecture were constructed. The fact that the city's population, largely Christian, remained unchanged during Turkish rule, and that the later Turkish population established the Yukarı Mahalle (upper neighborhood) without interfering with its original fabric, along with the continued function of the works here until the population exchange, all contributed to the preservation of Byzantine-era works. In this respect, being able to understand the local character of Byzantine art unique to Central Anatolia, monastic life, and a portion of the building repertoire from a holistic perspective within the cultural heritage of a single district is quite unique and exciting. Since the works retained their function under Turkish rule, the sustainable transfer of this architectural fabric should be interpreted as physical evidence of artistic and cultural unity within a framework of tolerance.

 

 

 

 

Anadolu’daki Bizans kentlerinin ortak kaderi zamanın ve insanın yıpratıcı etkisine maruz kalmaları sebebiyle özgün karakterlerini koruyamamalarıdır. Siyasi gelişmelere bağlı olarak önemini yitirebilen veya süreç içerisinde metruk vaziyetiyle harabe topluluğuna dönüşen yerleşim birimlerinin üzerine yeni binaların inşası, geçmişin kültürünü ve sanatını idrak etmemizi zorlaştıran faktörler arasında ilk akla gelenlerdendir. Bu sebeple aslî halini nispeten iyi koruyabilmiş yerleşkelerin özenle korunmasının önemi daha da iyi anlaşılmalıdır.
Kapadokya bölgesinde yer alan Aksaray’ın Güzelyurt İlçesi de bu çerçevede Ortaçağ’ait özgün dokusunu oldukça iyi muhafaza eden bir yerleşimdir. Ortodoks inancının temellerini atan kilise babalarından biri olan Kapadokya’lı Hagios Gregorios Theologos Nazianzos’un da bu havalide yetişmesi sebebiyle Güzelyurt’un dini bakımdan önemi artmış, Bizans dönemi sanatı ve mimarisini yansıtan önemli eserler inşa edilmiştir.
Türk hâkimiyetinde büyük çoğunluğu hristiyan olan kent popülâsyonunun değişikliğe uğramaması, ayrıca daha geç devirde gelen Türk nüfusun Yukarı Mahalle’yi kurarak özgün dokuya müdahale etmemesi, mübadeleye kadar buradaki eserlerin bir şekilde devam eden işlevi Bizans dönemi eserlerinin muhafazasında etkili olmuştur. Bu bakımdan Bizans sanatının Orta Anadolu’ya has mahallî karakterini, manastır hayatını ve yapı repertuarının bir kısmını bütüncül bir bakış açısıyla tek bir ilçedeki kültürel miras üzerinden okuyabilmek oldukça özel ve heyecan vericidir. Türk idaresinde eserlerin işlevini kaybetmemesi sebebiyle söz konusu mimari dokunun sürdürülebilir aktarımı, hoşgörü çerçevesinde sanatsal ve kültürel birlikteliğin fizîki bir kanıtı halinde yorumlanmalıdır.

 The common fate of Byzantine cities in Anatolia is their inability to preserve their unique character due to exposure to the ravages of time and humanity. The construction of new buildings on settlements that may have lost their significance due to political developments or have become abandoned and derelict over time is one of the first factors that comes to mind, making it difficult to grasp the culture and art of the past. Therefore, the importance of meticulously preserving settlements that have relatively preserved their original state should be further understood.
The Güzelyurt district of Aksaray, located in the Cappadocia region, is a settlement that has remarkably well preserved its unique medieval fabric. Because Hagios Gregory Theologos Nazianzos, one of the church fathers who laid the foundations of the Orthodox faith, grew up in this region, Güzelyurt's religious importance increased, and important works reflecting Byzantine-era art and architecture were constructed. The fact that the city's population, largely Christian, remained unchanged during Turkish rule, and that the later Turkish population established the Yukarı Mahalle (upper neighborhood) without interfering with its original fabric, along with the continued function of the works here until the population exchange, all contributed to the preservation of Byzantine-era works. In this respect, being able to understand the local character of Byzantine art unique to Central Anatolia, monastic life, and a portion of the building repertoire from a holistic perspective within the cultural heritage of a single district is quite unique and exciting. Since the works retained their function under Turkish rule, the sustainable transfer of this architectural fabric should be interpreted as physical evidence of artistic and cultural unity within a framework of tolerance.

 

 

 

 

Anadolu’daki Bizans kentlerinin ortak kaderi zamanın ve insanın yıpratıcı etkisine maruz kalmaları sebebiyle özgün karakterlerini koruyamamalarıdır. Siyasi gelişmelere bağlı olarak önemini yitirebilen veya süreç içerisinde metruk vaziyetiyle harabe topluluğuna dönüşen yerleşim birimlerinin üzerine yeni binaların inşası, geçmişin kültürünü ve sanatını idrak etmemizi zorlaştıran faktörler arasında ilk akla gelenlerdendir. Bu sebeple aslî halini nispeten iyi koruyabilmiş yerleşkelerin özenle korunmasının önemi daha da iyi anlaşılmalıdır.
Kapadokya bölgesinde yer alan Aksaray’ın Güzelyurt İlçesi de bu çerçevede Ortaçağ’ait özgün dokusunu oldukça iyi muhafaza eden bir yerleşimdir. Ortodoks inancının temellerini atan kilise babalarından biri olan Kapadokya’lı Hagios Gregorios Theologos Nazianzos’un da bu havalide yetişmesi sebebiyle Güzelyurt’un dini bakımdan önemi artmış, Bizans dönemi sanatı ve mimarisini yansıtan önemli eserler inşa edilmiştir.
Türk hâkimiyetinde büyük çoğunluğu hristiyan olan kent popülâsyonunun değişikliğe uğramaması, ayrıca daha geç devirde gelen Türk nüfusun Yukarı Mahalle’yi kurarak özgün dokuya müdahale etmemesi, mübadeleye kadar buradaki eserlerin bir şekilde devam eden işlevi Bizans dönemi eserlerinin muhafazasında etkili olmuştur. Bu bakımdan Bizans sanatının Orta Anadolu’ya has mahallî karakterini, manastır hayatını ve yapı repertuarının bir kısmını bütüncül bir bakış açısıyla tek bir ilçedeki kültürel miras üzerinden okuyabilmek oldukça özel ve heyecan vericidir. Türk idaresinde eserlerin işlevini kaybetmemesi sebebiyle söz konusu mimari dokunun sürdürülebilir aktarımı, hoşgörü çerçevesinde sanatsal ve kültürel birlikteliğin fizîki bir kanıtı halinde yorumlanmalıdır.

Add Comment
There is no comment yet.
close